22 Ocak 2016 Cuma

Yerdeniz Büyücüsü | Kitap İnceleme


Metis Yayınları, 2003, 190 Sf.
Çevirmen: Çiğdem Erkal İpek
Nihayet ben de Yerdeniz'e başlayarak "Ayıplar" listemdeki bir maddenin üstünü daha çizdim. Hatta iki... Çünkü bu Le Guin'den okuduğum ilk kitaptı.

Ne yalan söyleyeyim, biraz çekinerek başladım seriye. Çünkü büyücüdür, ejderhadır vs beni biraz sıktı artık. Tamam, yazıldığı dönemde muhteşem bir eserdi mutlaka, zira yeniydi, ilklerdendi. Ancak aradan geçen bunca zaman içerisinde büyücülük okulları, birinin ismini bilmenin kudreti vb temalar o kadar çok taklit edildi ki... beğenmeyeceğimden, hak ettiği değeri veremeyeceğimden korktum.

Neyse ki yanılmışım. Evet, ilk basıldığı yıllarda okuyup da her şeyi birinci elden deneyimleme fırsatını kaçıralı çok oldu. Ama yine de Ged ile Estarriol'la tanışmak, büyü okulundaki eğitimlerine şahit olmak, Kurremkammeruk gibi bir ismi tersten düzden okumanın keyfine varmak son derece güzeldi. Bir de ruşvaş çayı var tabii... Benim gibi çay sevmeyen birinde bile feci merak uyandırdı bu isim. (Orijinali rushwash'mış, bir çırpıda anladım keh-keh!)

Kitapta beni en çok etkileyen iki sahne vardı. Birincisi, tabii ki, Ged'in ejderhalarla savaştığı ve kadim Yevaud'la pazarlık ettiği kısım. Sanırım hayatımın bundan sonraki kısmında "İsminle Yevaud..." repliğini sık sık tekrarlayıp şöyle bir ürpereceğim.

Beni etkileyen bir diğer bölümse Ged'in yıllar sonra ustası Ogion'un yanına dönüp, "Senden nasıl ayrıldıysam aynen o şekilde döndüm usta, bir aptal olarak," demesiydi.

Kitapta bunun gibi yalın ama vurucu pek çok cümle var, ki Le Guin'in anlatımını etkileyici kılan şey de bence bu. Çok sade ama vurucu cümlelerle anlatıyor. Gölge'yi alt ediş şekli mesela... Basit ama beklenmedik ve inanılmaz derecede mantıklı.

Kitapla ilgili tek sıkıntım virgül zengini olması. Editör pek iyi iş çıkarmamış bu konuda. Olup olmadık her yerde (muhtemelen İngilizce aslında bulunan kısımlarda) virgül var. Neyse ki bir paragraf okuyup da kendinizi kurguya kaptırdınız mı görmezden geliyorsunuz bunu. Çiğdem Erkal İpek'in başarılı çevirisinin katkısı da göz ardı edilemez elbette. (Civanperçemi nasıl bir isimdir Allah'ım?) Bir de son bölümlerde oradan oraya yelken açtıkları yerlerde biraz sıkılmış olabilirim :P 

Kısacası çok geç de okuduğum için mutluyum, hatta devam kitaplarını isimleriyle çağırıyorum!

2 comments:

Settie dedi ki...

Şu kitabın devasa altısı bir arada baskısını aldım, bitene kadar yanımda taşımak gözümde büyüyor, 4 yıldır bekletiyorum. Şimdi utandım ben de. Ama çantaya da sığmaz ki :/

mit dedi ki...

O beşi bir arada, altısı bir aradaları taşımak cidden zor, okumak ayrı zor ama insan alırken nedense direkt olarak onları tercih ediyor :)

Ben de yıllaaar evvel 5'li set halinde almış, birkaç ay sonra tek cilt versiyonu çıkınca üzülmüştüm. Ona rağmen bu kadar geç okudum :P Tek cilt olsa alnımda kara bir leke, cüzdanımda iri bir delik, kütüphanemdeki sayısız toz tutmuş kitaptan biri olarak kalmaya devam ederdi herhalde.

"Bag of holding" lazım bize :) Teşekkürler yorumun için ^^