6 Aralık 2012 Perşembe

Yakma Zevki - Kitap İnceleme


Bilim kurgu kitaplarına ya da distopik eserlere az çok ilginiz varsa Ray Bradbury ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Kendisi en çok 'başyapıtım' diye adlandırdığı Fahrenheit 451 adlı kitabıyla meşhurdur. Bilmeyenler için özetlemek gerekirse, bize çok da uzak olmayan bir gelecekte, sansürün diz boyu olduğu bir dünyada geçer Fahrenheit 451. İnsanlar, tepe yönetimi tarafından birbirine benzer, düşünmeyen, sorgulamayan ve araştırmayan kuklalara çevrilmiştir. Peki nasıl? Basit, kitapları yakarak... Çünkü kitaplar tehlikelidir. Hayali şeyler barındırırlar içinde, insanı hayal etmeye sevk ederler. Düşünmeyi, üretmeyi, sorgulamayı aşılarlar okurlarına. Düzen için tehlikelidirler. O halde yakın kitapları gitsin! Önce sansür gelir; Poe, Shakespeare ve daha niceleri zararlı kitaplar listesine alınır. Ardından da yakma prosedürüne geçilir. Peki bu işi kim yapıyor dersiniz? Tabi ki itfaiyeciler! ( Fireman: İtfaiyeci - Dilimizdeki tam karşılığı Ateşadam ) Bir zamanlar tutuşan binaları söndüren bu cesur insanlar artık insanların içindeki kötülük ateşini söndürmekten sorumludur. Kitapları yakarak... Zaten kitabın adı da, kağıdın yanma ısısı olan 451 fahrenhayttan geliyor.

Nasıl? İlginç ve etkileyici bir konu, değil mi? Daha da etkileyici olanı bu kitabın 1953 yılında yazılmış olması. Geçtiğimiz aylarda aramızdan ayrılan Bradbury, ta  o zamanlardan görmüş sanki geleceği. Kitap okumayan, televizyonun kölesi olan insanlar... Tanıdık geldi mi? Peki çok mu edebi bir eser Fahrenheit? Çok mu akıcı bir anlatımı var? Hayır. Çok vurucu... Anlattığı olay ve bunların gerçekleşebilme olasılığının yüksekliği bizi derinden vuran ve etkileyen. 

Gelelim Yakma Zevki'ne... Adı üstünde, Fahrenheit 451 Öyküleri. Bu kitap üstat Bradbury'nin başyapıtını yazmadan önce kaleme aldığı kısa hikayeleri barındırıyor içerisinde. Her hikayeyle Fahrenheit'a giden yolda bir adım daha ilerliyor, adeta yazarın kafasında bu kitabı yazma fikrinin nasıl gerçekleştiğine şahitlik ediyoruz. Mezarların olmadığı, kitapların yakıldığı, kütüphanelerin kapatıldığı hatta yürümenin bile yasak olduğu öyküler... 

 

Kitapta toplamda 16 adet hikaye var. Bunların bazıları uzun bazılarıysa sadece birkaç sayfa. İlk iki öykü birer zombi macerası. Ama bugünlerde her yerde fink atan o ucuz serüvenlerden değil kesinlikle. Çünkü Bradbury bu öykülerde de tıpkı diğer tüm eserlerinde yaptığı gibi baş rolü insana ve insan psikolojisine vermiş. Özellikle ikinci tekil şahıstan anlatılan açılış öyküsü oldukça ilginç bir tecrübe sunuyor. Zombilerden sonra Mars'a kaçan yazarlara, mesleğindeki 'radikal' bir değişiklikten rahatsız olan bir çöpçüye, sokaklarda yürümeyi seven bir adama ve çok daha fazlasına eşlik ediyoruz. Son üç öyküyse yakma temasından farklı ama aynı derecede etkililer. İşin bir diğer kısmıysa tüm bu hikayelere Fahrenheit 451'in o unutulmaz ön sözünden aşina olmamız.

Kitaptaki en uzun iki hikaye 'Gece Yarısından Epey Sonra' ve 'İtfaiyeci' adlı hikayelerse hem birbirlerinin hem de Fahrenheit'ın neredeyse aynısı. Burada ilginç olan nokta yazarın üç adımda kurguyu nasıl genişlettiğini ve sürekli üstüne bir şeyler koyduğuna şahit olmak. Tabi Fahrenheit 451'i okumadıysanız size fazla bir şey ifade etmeyebilirler. İşte bu yüzden önce onu okumakta fayda var.

Kısacası Fahrenheit 451 ve Ray Bradbury isimleri sizin için bir şey ifade ediyorsa kesinlikle kaçırılmaması gereken harika bir derleme Yakma Zevki. Tek eksiği ise bir dizin...

2 comments:

Murat dedi ki...

Bu kitap okuma listemde. İncelemenizden sonra okuma isteğim daha da arttı. Distopik romanları seviyorum. İçerdikleri gerçeklik dediğiniz gibi oldukça vurucu oluyor. Üzerinde uzun uzun düşünülmesi, tartışılması gereken romanlar.

Yazınız için teşekkürler...

mit dedi ki...

Rica ederim, bu güzide eseri okuma listenizde biraz öne alabildiysem ne mutlu bana. Yalnız yazıda da belirttiğim gibi Fahrenheit 451'i okumadıysanız önce ona başlamanızda yarar var. Yorumunuz için çok teşekkürler.