20 Ağustos 2010 Cuma

Bir bardak soğuk su

Adam salonda oturmuş, her zamanki gibi sabah haberlerini izliyordu. Emeklilik yaşını doldurmuş, hafif göbekli ve orta yaşlı bir adamdı. Televizyondaki spiker gazete manşetlerini okurken adamın karnı hafiften guruldadı. Saatini kontrol etti ve kahvaltı vaktinin çoktan gelip geçtiğini fark etti ama karısı hâlâ kalkmamıştı. Adam öfkeli bir şekilde homurdanıp ayağa kalktı ve tembel tembel yürüyerek yatak odasına yöneldi. Odanın kapısından içeriye şöyle bir bakış attı ve karısının tam tahmin ettiği gibi hâlâ uyumakta olduğunu gördü. Başını onaylamaz bir biçimde iki yana sallayarak tekrar televizyonun başına döndü.

Yarım saat kadar daha haberleri izledikten sonra midesi bir kez daha fakat bu sefer hayli gürültülü bir biçimde guruldadı. Demlenmiş bir çay ve hazırlanmış bir sofra görme umuduyla mutfağa doğru yöneldi fakat ne karısından ne de kahvaltıdan eser yoktu. “Tövbe estağfurullah…” diyerek yeniden yatak odasına yöneldi. Karısının hâlâ yattığını gördüğünde ise bir kez daha “Tövbe tövbe” diyerek homurdandı. Karısını uyandırmanın bir yolunu bulmalıydı. Ağır ama gürültülü adımlarla odaya girdi ve karısı uyanır umuduyla sertçe yatağın kendisine ait tarafına oturdu. Yatak şöyle bir yaylandı ama karısı bana mısın demedi. Adam bu kez de başucundaki çekmecesini karıştırmaya başladı. Özel olarak aradığı bir şey yoktu aslında, tek istediği yeterince gürültü çıkartabilmekti o kadar. Derken karısı hafiften kıpırdandı, tek gözünü açıp adama şöyle bir baktı. Adam tam iğneleyici bir tonda günaydın diyecekti ki kadın ani bir hareketle sırtını döndü ve uyumaya devam etti. Adam gayet afallamış bir vaziyette karısının sırtına bakakalmıştı. En sonunda ne yapacağını bilemez bir şekilde kalkıp öfkeli bir şekilde tekrar salona yöneldi.

Haberler bitmiş ve yerini sıkıcı evlendirme programlarından biri almıştı. Ahı gitmiş vahı kalmış bir dede evlenmek istediğinden bahsediyordu. Ama bunların hiç biri adamın umurunda değildi çünkü o midesinin gurultusundan başka bir şeye konsantre olamıyordu. Derken kapı zili çaldı. Adam “Hayırdır inşallah, kim acaba?” diyerek kapıya yöneldi. “Kim o?” diye seslendi ardından.
“İyi günler, sebil siparişinizi getirdim.” dedi bir ses.
Adam dün verdiği siparişi hatırladı ve birden keyfi yerine geldi. “Buyurun, gelin. Hoş geldiniz.” dedi kapıyı açarken. İki kişi ellerinde bir su sebili olduğu halde içeri girdiler. Kısa bir montaj işleminden sonra cihaz mutfaktaki yerini almıştı bile. Adam iki elemana çok teşekkür ederek onları yolcu etti ardından mutfağa yönelip sebili incelemeye başladı. Birkaç dakika sonra soğuk su ışığı yanmaya başladı, su içilebilir bir soğukluğa gelmişti. Adam keyifle dolaptan bir bardak aldı ve kendisine buz gibi soğuk sudan biraz doldurdu. Önce tek bir yudum aldı, sonra da geri kalanını kana kana içti.

“Ohh! Tam ağzıma layık.” dedi keyifle.
“Kim geldi bey? Kapı çalmadı mı az önce?” diye bir ses geldi arkasından. Karısı uyanmıştı.
“Tünaydın hanımefendi.” diye yanıtladı adam sitemkâr bir şekilde.
“Tünaydın.” dedi kadın hafif bir tebessümle. “Ooo, sebilimiz gelmiş bakıyorum.” diye devam etti ardından.
 “Ohoo… Çoktan geldi. Hatta test bile ettim, suyu şahane soğutuyor. Lıkır lıkır içtim vallahi.”
“Ne yaptın, ne yaptın?” diye sordu kadın.
“Su içtim.” dedi adam gayet sakin bir sesle.
“E oruç?” diye sordu karısı.
“Oruç mu?” diye sordu adam. O anda gözlerinin önüne karısıyla birlikte bir önceki gün yaptıkları konuşma geldi. Bugün kandildi ve birlikte oruç tutmaya karar vermişlerdi. Hatta gece kalkıp beraber sahur bile yapmışlardı. Demek karısı o yüzden bu geç saate kadar uyumuştu. Kahvaltı hazırlamasına gerek yoktu ki!
“Eyvah!” dedi adam bir eliyle yanağını hafifçe tokatlayarak.
“Eyvah ya…” dedi karısı gülerek. “Gitti oruç.”
“Eee… Ne olacak şimdi?” diye sordu hafif utanan hafifte bozulan adam.
“Ne olacağı var mı? Orucun bozuldu, üstüne bir bardak soğuk su içersin artık.” dedi karısı.
“Öyle yapayım bari.” dedi adam bezgince. Öyle de yaptı.

* Babamdan... Aman, şey... Gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmıştır :)

7 comments:

Hayal Kahvem dedi ki...

Heyy! Mit.. Bayıldım bu vaziyete.. Hımm.. Adamın orucuna yazık olmuş ama gene de haketmiş vallahi.. Nedir o? Eli iş göremiyor mu? Neden kahvaltı hazırlamıyor? Karısı uyanınca hazır kahvaltı bulsa mesela.. Niye illa kadın hazırlayacak sorarım size? Niye?

Hayır o değil de, sanki Mit'te hep bu vaziyeti görüyor gibi bir his uyandı içimde.. Ve aynı durumda olacak sanki evlendiğinde.. Yok artık Mit.. Sakın yapmayın böyle..
Hep niye kadınlar hazırlayacakmış yemeği sorarım size.. Niyeee?
Yaa.. Böyleyken böyle işte:)

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Aslında bozulmuş sayılmazdı ama ne yapalım Allah takdir etsin.

Pabuc dedi ki...

:))))))))))

Ama unutarak içmiş suyu orucu bozulmazdı ki;)

zeynep dedi ki...

Yok yani devam etmesi lazım dı oruca..;))okudukça diyorum ki uyanması için uğraşana kadar seslensene be adam derkennn sonuna geldim,,,;))Güzeldiii..

mit dedi ki...

@ Vildan: Yazının sonunda da belirttiğim gibi anlattığım kişi babam oluyor. Kendisi geçen sene kısmi felç geçirdiği için hareketleri biraz kısıtlı. Ama her şeye rağmen hayata bağlı ve gayretli. Aslan babam benim :)

@ İçimden Geldiği Gibi: Öyleymiş, biz de sonradan öğrendik. Nafile oruç bozulur diye biliyorduk hep. Bu sayede öğrenmiş olduk :)

@ Pabuç: Gül gül :) Sen güldükçe ben daha çok gülüyorum :)

@ Zeynep: Babam hayatta kıyamaz annemi uyandırmaya. Ama yine de istediği bir şeyi dolaylı yoldan belli etmeden de duramaz :)

FASLI dedi ki...

Baban harika bir adammış:)

mit dedi ki...

Teşekkürler :)